

Finansal küreselleşme, sınır ötesi sermaye akımlarının arttığı bir durumu ifade eder. Sermaye akımları, bir ülke ile diğer ülkeler arasındaki krediler, portföy yatırımları ve doğrudan yatırımlardan oluşmaktadır. Finansal küreselleşmenin sonucu olarak sermaye, finansal aktifler ve finansal şirketler olarak ev sahibi ülkelerden diğer ülkelere hareket eder ve ülkenin dış varlık ve yükümlülüklerinde bir artış meydana getirir.
Finansal küreselleşme, çeşitli kanallar yoluyla ekonomik büyüme üzerinde olumlu etkide bulunur ve böylece ülke refahının artmasını sağlar. Ulusal tasarruflar finansal küreselleşme ile artar, sermayenin maliyeti azalır ve teknoloji transferi hızlanır. Hem kurumlar hem de makroekonomik politikalar gelişir ve finansal istikrar artar. Ülkenin finans piyasaları derinleşir, kredi riski azalır, tüketim artar, portföy çeşitlenmesi ile finansal maliyetler azalır. Rekabet artar ve mali disiplin güçlenir. Ancak, finansal küreselleşmenin etkisi finansal kriz dönemlerinde, politik riskin arttığı ve ülkeye yönelik güvenin azaldığı dönemlerde azalır. Ülke finansal bağımsızlığını kaybeder, gelir dağılımı negatif etkilenir, dış şoklara karşı dayanıklılığı azalır, spekülatif ataklar artar ve banka bilançoları olumsuz etkilenir. İşte Rusya ekonomisi tam da böyle bir süreçten geçmektedir.
Rusya’nın küresel sisteme entegrasyonu Sovyetler Birliği’nin dağılması ile başlamıştır. Başlangıçta ekonomik olumsuzluklar ve hiperenflasyon yabancı sermayenin Rusya’ya gelişini sınırlasa da Rusya’ya yönelik yabancı sermaye 1990’ların ortalarından itibaren hız kazanır, 1998’de krizin etkisiyle durma noktasına gelir. 2000’lerin başlarında dış borçlarını yeniden yapılandıran Rusya’nın hem içe yönelik hem de dışa yönelik sermaye akımları hız kazanır, petrol fiyatlarının yükselişi ile birlikte ekonomik büyüme ve likidite önemli oranda artar. Dışsal koşullarında etkisi ile ekonomik istikrar olumlu etkilenir ve 1996-2005 yılları arasında yılda ortalama % 3.8 büyüme kaydeder. Büyüme oranı küresel finans krizinde düşmesine rağmen 2010-2013 yılları arasında yine ortalama yıllık % 3’ün üzerinde büyüme gerçekleştirir.
Uluslararası Finans Enstitüsü’nün yayımladığı finansal küreselleşme raporuna göre de, Rusya’nın 2002 yılından 2013 yılına kadar yabancı özel kredileri 12 kat artmıştır. Benzer biçimde Rusya’nın yabancı varlıkları da 2000 yılında GSYH’nin % 99 iken 2013 yılında GSYH’nin % 147’sine ulaşmıştır. Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı finansal akımlar, Rusya’nın cari fazla sağlamasına yardımcı olmuştur. Yükselen petrol fiyatları da Rusya’nın cari fazlasını olumlu etkilemiş ve dış finansman ihtiyacı ortadan kalkmıştır. Ayrıca, finansal küreselleşmenin etkisiyle artan yabancı sermaye akımları, döviz rezervlerinin yükselmesini sağlamıştır.
Grafik: Rusya’nın GSYH ve Cari Dengesi
Kaynak: IMF.
Finansal küreselleşme Rusya’yı başka yollardan da olumlu yönde etkilemiştir. Artan yabancı fon girişleri, borçlanma maliyetinin düşmesini, güvenli ve uzun dönemli fonlamayı mümkün kılmıştır. Rus bankaları, bu finansal akımlar sayesinde yüksek fonlama imkanına sahip olmuşlardır. IIF’nin raporuna göre, 2008 krizi öncesi Rus bankalarının kredi mevduat oranı 2003 yılındaki % 93 seviyelerinden % 143’e ulaşmıştır. Benzer biçimde portföy akımları ve yabancı doğrudan yatırımlar da artmıştır. Ancak, petrol ve gaz sektörüne yönelik engeller yatırımların yüksek oranda artışını engellemiştir. Örneğin raporda, banka aktifleri içinde yabancı bankaların payının 2004 yılında % 6.8 seviyelerinden, 2013’te %17’ye yükseldiği ifade edilmiştir.
2010 sonrasında gerek büyüme oranı gerekse yabancı sermaye açısından ılımlı bir hava olmasına rağmen Ukrayna sorunu, sermaye akımlarının tersine dönmesine yol açmış ve finansal küreselleşmenin getirdiği olumlu hava kaybolmaya başlamıştır. Rusya, küresel finansın güvenini kaybetmektedir. Daha da öte gelişmiş ülkelerin muazzam denebilecek parasal işbirliğinden yoksun kalmakta ve risk primi giderek artmaktadır. ABD ve AB’nin Rusya’ya Ukrayna ile ilişkili yaptırımları da finansal küreselleşmenin etkilerini azaltmaktadır. Üstelik Ruble giderek zayıflamakta, para politikaları sıkılaştırılmaktadır. İç talep ve ithalat azalmakta ve büyüme yavaşlamaktadır. Bu nedenle Rusya’da finansal küreselleşmenin önündeki engellerin kaldırılması, politik istikrarın sağlanması ve güvenin yeniden kazanılması ihtiyacı vardır.