İGİAD BÜLTEN, MAYIS 2022, SAYI 54’DE YAYIMLANAN “E-TİCARET VE YENİ EKONOMİ” İLE İLGİLİ RÖPORTAJIM:
– Artık gündemimizde “yeni ekonomi” diye adlandırılan bir kavram var. Bu kavramdan ne anlamalıyız? Yeni ekonomi ne anlama gelmektedir?
Yeni ekonomi, Mann, tarafından “nitelikli insan kaynağının olduğu bir çevrede, iş, tüketim ve hükümet faaliyetlerinin dönüşümünü hızlandıran destekleyici yapısal politikalar ile bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkin kullanımı” olarak tanımlanmaktadır. Ekonomik faaliyetlerde gerçekleşen dönüşüm bilgi ve iletişim teknolojilerinin dönüşümü ile gerçekleşmektedir. Yeni ekonominin üç belirgin niteliği bulunmaktadır: Küresel olması, soyut olması –düşünceler, bilgi ve ilişki açısından- ve birbirine ağ ile bağlı olmasıdır. Bu üç nitelik elektronik ağlar ile birbirine bağlı yeni pazaryerleri ve yeni sosyal ilişki biçimleri üretmekte, zaman boyutu değişmekte ve mekanın önemi ortadan kalkmaktadır. Ayrıca, yeni ekonomi ile yaratılan sistem sadece teknolojik alt yapı ve e-ticaret ya da küreselleşme şeklinde sunulan unsurlardan ya da kavramlardan ibaret değildir. Yeni ekonominin göz ardı edilen, ancak önemsenmesi gereken boyutu, insanlığın üretim yeteneklerine dayanan ve yine insanlığın üretim kapasitesini geliştiren bir düzen oluşturmasıdır.
– Yeni ekonomi, kendinden önceki ekonomiden veya eski ekonomiden hangi yönleriyle ayrışmaktadır?
Yeni ekonomi eski ekonomiden tamamen ayrılmakta, geleneksel üretim faktörleri işgücü ve doğal kaynakların yerini bilgi almakta ve ekonomik büyümenin temel unsuru olmaktadır. Ülkeler içinde bulundukları bu değişime yeni yaklaşım ve politikalar ile ayak uydurarak yeni ekonomide yer almaya çalışmaktadır.
Yeni ekonomide modern bilgi ve iletişim teknolojileri, ekonomide soyut ilişkileri ön plana çıkarmakta, somut ilişki yapılarından tamamen uzaklaşılmaya başlanmaktadır. Yeni ekonomide, mallara dayalı ekonomik yapı, yerini bilgiye dayalı ekonomiye bırakmakta bilgi ekonomik büyümenin gücü olmaktadır. Artık yeni ekonomide hammadde ya da fiziki sermaye geleneksel ekonomide olduğu gibi kalkınmanın önünde engel oluşturmamaktadır. Yeni ekonomide bilginin farkındalığı ve bilgi-yoğun kalkınma politikaları ön plana çıkmaktadır.
Dijital ekonomide denilen yeni ekonomi, mevcut yönetim yapılarını, çalışma ilişkilerini ve iş dünyasını önemli bir biçimde dönüşüme uğratmaktadır. Her toplumsal dönüşümde olduğu gibi yeni ekonomide kendi üretim ilişkilerini oluşturmuş ve teknolojinin yarattığı üstünlükle bir anlamda dünyanın fiziki yapısını küçültmektedir.
Yeni iş kuralları, yeni iş modelleri ve yeni müşteriler eskilerin yerini almaktadır. Şirketler müşteriler ile olan ilişkilerini “e” üzerinden yeniden tanımlamaya başlamışlardır. Devletler, vatandaşlar ile olan ilişkilerini “e-devlet” üzerinden tanımlıyor. Geleneksel iş modelleri, B2B, B2C, C2C vb. olarak yeniden sınıflanıyor ve tanımlanıyor. E-pazaryerleri, sanal aracılar, değer zincirleri, ittifaklar, sosyal ağlar, bloglar ortaya çıkıyor. Müşteri artık eski müşteri değil. Bilgiye hızla ulaşan, beklentilerinin hemen karşılanmasını isteyen, araştıran, fiyata duyarlı ve rakibe kaçması muhtemel kişilerdir. Müşteriler/tüketiciler, şirketlerin odak noktası haline gelmişlerdir. Ürün ve hizmetler kişiselleşmeye yönelik üretilmektedir.
– Yeni ekonominin tarihi gelişimi nasıldır?
Yeni ekonominin tarihsel gelişiminden önce yeni ekonomiyi tetikleyen unsurlardan kısaca bahsetmek gerekir. Bunlardan ilki teknolojik inovasyon. Teknolojik inovasyon, yani üst seviyede bilgi toplama, analiz etme ve iletim maliyetlerindeki düşüşler, bilginin edinim sürecini ve değerlendirilmesini kolaylaştırmıştır. Bir diğer unsur dünya nüfusundaki artıştır. Dünya nüfusu 8 milyara yaklaşmıştır. Nüfusun önemli bir bölümü Asya bölgesinde yoğunlaşmaktadır. Dijital nüfusta nüfus artışına paralel olarak artmakta ve dijital potansiyeli artırmaktadır. Artan nüfusun dünya ekonomisine eklenme hızının artmış, bu da dijital ekonomiler /dijital piyasalar ile daha da hızlı gerçekleşmiştir. Yine küresel pazarların mal, hizmet ve sermaye ile entegrasyonun gerçekleşmesi dünyayı fiziki olarak bütünleştirmiş, sanal bütünleşmeye ortam hazırlamıştır. Tüm bu faktörler yeni ekonomiye/dijital ekonomiye yol açmıştır.
Tarihsel açıdan sanayi devrimi ticari faaliyetlerin gelişimi açısından dönüm noktası olmuştur. Sanayi devrimi ile yaşanan üretim artışları beraberinde ticari faaliyetlerde artışı getirmiş yeni ürünler tüketicilere ulaştırılmaya başlanmıştır. Yirminci yüzyılın ortalarından itibaren savaşların yerini uluslararası ticaret almaya başlamış, uluslararası para sistemi, ardından ticaretin serbestleşmesini sağlayan GATT anlaşması (sonradan WTO olarak kurumsal hale gelmiştir) dünya ticaret hacmini artırmıştır. Bu durum işletmelerin bilgisayar ve internet teknolojisini yoğun olarak kullandığı yeni ekonominin/dijital ekonominin eklenmesini sağlamış, artık dijital ekonomi küresel hale gelmiştir.
1960’lı yılların başından 1970’li yılların ortalarına kadar süren bir inovasyon aşaması (ki bu dönemde internetin temelleri inşa edilmiştir) 1990’lı yılların ortalarına kadar kurumsallaşma aşaması (internetin finansmanının sağlandığı, prosedürlerin geliştirildiği dönem) ve 1995 sonrasında da ticarileşme aşamasının oluşmaya başladığını görüyoruz. Bu dönemin tanımlanmasına ilişkin bilimsel çalışmaları da artırıyor. Örneğin, yeni dönem Schwab tarafından “Dördüncü Sanayi Devrimi” oalrak adlandırılırken, Brynjolfsson ve McAfee ise “İkinci Makine Çağı” olarak nitelendiriyor.
– Yeni ekonominin en başat unsurlarından biri de hayatın veya daha özelde ekonominin dijitalleşmesi. Bunun somut bir karşılığı olan e-ticaret, artık herkesin satıcı veya müşteri olarak aşina olduğu bir faaliyet. E-ticaretin geldiği aşama hangi düzeyde?
İnternetin en radikal etkilediği alanlardan biri ticaret olmuştur. Her gün bir yenisini gördüğümüz e-pazaryerleri ticareti şekillendirmekte ve yeni iş modellerinin gelişimini teşvik etmektedir. Bu anlamda ticarette sadece nitel değil aynı zamanda nicel bir ilerleme de sağlanmaktadır.
E-ticaret, dünya nüfusunun dijital kapsama alınmasıyla paralel bir şekilde artmaktadır. Dijital nüfus arttıkça e-ticaretin alanı da gelişmektedir. Statista verilerine göre, Ocak 2021 itibariyle küresel dijital nüfus içinde aktif internet kullanıcılarının sayısı 4.7 milyara yaklaşmıştır. Aktif mobil internet kullanıcıları ise 4.3 milyardır. Internet kullanıcılarının yoğun olduğu bölgeler Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’dır. Asya’daki nüfus potansiyeli e-ticaret gelirlerinin hızlı bir şekilde artmasını sağlamaktadır. Küresel online alışveriş yapanların sayısı da her geçen gün artıyor. Örneğin, UNCTAD verilerine göre online alışveriş yapanlar 1.3 milyarı aşmıştır. Bunun yaklaşık 300 milyonu sınır ötesi ticaret yapanlardan oluşmaktadır.
İş modeli açısından toplam e-ticaret satışlarının önemli bir yüzdesini B2B iş modeline göre yapılan e-ticaret oluşturmaktadır. Örneğin ABD, Japonya, Kore ve Almanya’da B2B iş modelinin payı toplam e-ticaret satışları içinde % 90’ları aşmıştır.
B2C iş modeline göre en çok tercih edilen ürün grupları giyim, ayakkabı, aksesuarlar, elektronik, oyuncak, aksesuarlar ve kozmetiktir. Kişi başı online yıllık harcama tutarları ülkelere göre değişmekle birlikte 1000-1500 dolar arasında değişmektedir. Online alışveriş yapma sıklığı da değişmektedir. E-ticaretin yeni geliştiği dönemlerde yıllık alışveriş yapma sıklığına bakılırken, artık verilerde son üç aydaki değerler ön plana çıkmıştır.
E-ticaret farkındalığı hem dünyada hem ülkemizde artmış ve yaygınlaşmıştır, tabi burada dijital okuryazarlığın ve finansal okuryazarlığın etkisi de büyüktür. Covid 19 ile birlikte önemi daha da anlaşılmış ve pekçok birey/şirket için kurtarıcı olmuştur. E-ticaretin potansiyeli daha da anlaşılmıştır . Bundan sonra e-ticaret güven unsurunun daha fazla yerleştirilmesi ve yaygınlaştırılması gerekmektedir. Uluslar arası ticaret açısından da ülkeler arası hukuksal ve yönetsel farklılıkların giderilmesine ihtiyaç vardır.
– E-ticaret, firmalara ve ekonomilere ne gibi avantajlar ve dezavantajlar sunmaktadır?
E-ticaretin iş dünyasında kullanılmasıyla birlikte önemli maliyet avantajları sağlanmaya başlanmıştır. Geleneksel iş süreçlerinden e-iş süreçlerinde geçiş maliyetleri azaltarak yarattıkları katma değeri artırmıştır. Cisco Systems e-süreçleri ile yıllık ortalama 360 milyon dolar tasarruf sağlamıştır. Benzer şekilde IBM tedarik zincirinde 6 milyon dolar tasarruf yapmıştır. B2B iş modeli ile pek çok Alman firması faktör ve işgücü verimliliğini artırmıştır. ABD de B2B e-ticaret otomobil fiyatlarını ve işlem maliyetlerini düşürmüştür. Danimarka, Fransa ve ülkemizde olmak üzere KOBİ’lerin etkinliği e-ticaret ile artmıştır. İspanya da öğrenme ve organizasyonel etkinliği artırarak performansın yükselmesinde etkili olmuştur. E-ticaret, finans sektörü ile reel sektörü beklenmedik ölçüde birbirine yaklaştırmış, hem bankaların hem de firmaların etkinliği artmıştır. Bankacılık ve finans sektörünün e-ticarete adaptasyonu ile satışlar artmış ve müşteri portföyleri genişlemiştir. Firmaların satış maliyetini düşmesinde etkili olmuş, firma gelirleri, iş performansı ve müşteri memnuniyetini artırmıştır. İşgücünden tasarruf sağlamışlar, hem ulusal hem de uluslararası alanda satışların artmıştır.
Firmalar, internet ile birlikte yeni ürün ve hizmetleri üretmeye başlamışlar, müşterileri, ortakları ve üçüncü parti şirketler ile kurdukları yakın ilişkiler ile inovasyona hız kazandırmışlardır. Firmaların aldıkları geri bildirimler iş kararlarını etkilemekte ve kendilerini geliştirmektedir. Pekçok şirket online portallar yaratarak, ödüller vererek problemlerin çözümünde kullanmaya başlamışlardır. Küresel çapta çözümler, Rusya, Hindistan ve Çin’den gelmektedir.
Pek çok küçük firma e-ticaret ile yeni piyasalara girme olanağı bulmuş, yeni ürün ve hizmetlerini sunma olanağına kavuşmuşlardır. Üstelik bunu çok düşük maliyetler ile gerçekleştirebilmişlerdir. El yapımı ürünlerin e-ticaret ile satışı ile daha geniş müşteri potansiyeline ulaşmışlardır. Küçük firmalar uluslararasılaşma olanağı bulmuştur. Özellikle kırsal alandaki firmalar için bu şans oldukça önemlidir.
Firmaların e-ticarete adaptasyonu geciktikçe rakiplerin gerisinde kalacaktır. İş dünyasında e-ticaret bazı firmaların fiziki olarak kapanmasına neden olmaktadır. ABD’de turizm acentalarının sayısı e-ticaret ile önemli ölçüde azalmıştır. Benzer bir durum ülkemizde ve diğer pek çok ülkede gözlenmektedir. Finans sektöründe bankaların şube sayısında azalmaktadır. Üretici ve tüketiciler arasındaki aracılar ortadan kalkmaktadır. Ancak yeni aracılar, sanal aracılar ortaya çıkmaktadır. Bazı işler azalırken, iş dünyasındaki yaratıcılık ile yepyeni işler ortaya çıkarmaktadır.
İnternet pek çok küçük işletmenin etkinliğinin artmasına ve yeni müşteriler bulmasına yardım etmektedir. Ancak bazı e-ticaret gelişmeleri küçük işletmelerin piyasa payının azalmasına ya da kaybetmesine neden olabilmektedir. E-ticaret ile müşteriler yerel bir mağazadan almak yerine Amazon.com gibi e-pazaryerlerinden harcama yapmayı seçebiliyor bu da bazı işlemelerin daha az ürün/hizmet satmasına neden olabiliyor.
Bilişim teknolojileri hem küresel hem de genel ekonomi üzerinde önemli etkide bulunmaktadır. Bilişim teknolojilerinin, e-ticaretin ekonomiler üzerindeki etkisini ölçmek oldukça zorlu bir görevdir. Ancak son yıllarda bu konuda UNCTAD, OECD ve diğer kuruluşlarının çalışmaları ile veriler oluşturulmaya başlanmış ve e-ticaretin büyüme üzerindeki etkisinin genel bir tahmini yapılmaya başlanmıştır. E-ticaret, ekonomilerin büyümesi üzerinde pozitif katkı sağlamaktadır. E-ticaretin ekonomilerinin GSYİH’sindeki payı giderek artmaktadır. UNCTAD tahminlerine göre B2B ve B2C satışlar, GSYİH’nın % 30’una yaklaşmıştır. Maliyet tasarrufları e-ticaret işlemlerini önemli bir hacme ulaştırmıştır. Küresel e-ticaret 2020 yılında 26.7 trilyon dolara ulaşmıştır. Bu yılda Covid 19’un etkisi oldukça büyük. Pandemi ile birlikte perakende e-ticaretin payı, toplam perakende satışlar içersinde % 16’dan% 19’a çıkmıştır. Perakende e-ticaret satışlarının 2025 yılında 7,3 milyar doları aşması bekleniyor. Çin, ABD ve Birleşik Krallık perakende ticarette öne çıkan ülkeler.
E-ticaret aynı zamanda fiyatların düşmesine katkıda bulunarak para arzının yönetimi kolaylaştırır. Firmalararası rekabet fiyatların düşmesine yardımcı olur, maliyetten tasarruf sağlanır. Böylece e-ticaret enflasyonun getireceği zararlardan firmaları korur. Nakitsiz ödeme mekanizması yolu ile parasal otoritelerin para arzı üzerindeki etkinliği artar.
E-ticarette satılan ürünlerin fiyatları konusunda literatürde tam bir birlik sağlanamasa da e-ticaret üzerinden satılan ürünlerin fiziki mağazalarda satılan ürünlere göre daha düşük olduğu pek çok kişi tarafından kabul edilmektedir. Fiyat düşüşlerinin daha çok elektronik, kitap, giyim gibi tüketicilerin en çok tercih ettiği alanda meydana gelmekte ve genel fiyatlar seviyesini olumlu etkileyerek para politikasının yönetimini kolaylaştırmaktadır.
E-ticaret ekonomide kamu finansmanına da katkıda bulunur. E-ticaretten alınan KDV, gelir vergisi, kurumlar vergisi hükümetlerin vergi gelirlerinin artmasına yardımcı oluyor. E-ödemeler ile vergiler daha yaygın ve daha hızlı toplanabiliyor. Bir yandan e- uygulamanın kendisi, diğer yandan verginin alınma işlemi kolaylaşıyor. Sınır ötesi ticarette vergilerin alınması konusunda tartışmalar devam etmekle birlikte, bu konuda önemli adımlar atılmaktadır.
E-ticaret ile birlikte tüketici refahı da olumlu etkilenmektedir. Tüketiciler artık daha iyi seçim yapabilme, daha çok ürün elde edebilme ve bundan daha çok ürün elde edebilme olanağına kavuşmuşlardır. Ürünün fiyatı, uygunluğu ve kalitesini kendi bütçeleri doğrultusunda karşılaştırma imkanı bulmuşlardır. Tüketicilerin tasarruf yapma imkanı artmıştır.
Tüketiciler e-ticareti kendileri için kullandıkları gibi, kendi ürettikleri ürün ve hizmetleri satmak amacıyla da kullanmaktadır. Örneğin bireyler hisse senedi uygulaması ile kendi paralarının yönetimini sağlamaktadır. İnternet üzerinden yapılan trading işlemleri artmış, işlem maliyetlerini düşürmüştür. Bu da ekonomilere önemli bir tasarruf sağlamaktadır.
Self-servis teknolojinin gelişimi ile turizm acentaları tarafından sağlanan hizmetleri kendileri yapmaya başlamıştır. Emlak sektörü, sigorta sektörü internetin avantajını almaya başlamıştır. Tüketiciler artık müşteri temsilcilerinin işlerini üstlenmeye başlamışlardır. Lojistik şirketlerinin paketleme işlemlerini kendileri takip edebilmektedir. Pek çok işlemi kendilerinin yapabilmesi, tüketicilerin zaman ve para tasarrufu yapmalarını sağlamıştır.
Tüketicilerin ürün ve hizmetler hakkında daha fazla bilgiye sahip olmaları nedeniyle internet dünyası şirketlerini kaliteyi artırma konusunda rekabet baskısı yaratmaktadır. Müşterilerinden servis kalitesini değerlendirmeleri istenmektedir. Tüketiciler mutsuz ise bunun tüm dünyanın duymasını sağlayabilmektedir.
İnternet ekonomisi ürün seçme maliyetini azaltmış, Uzun Kuyruk “Long Tail” denilen etkiyi yaratmıştır. Chris Anderson’ın “Long Tail” isimli kitabında belirttiği gibi internet ekonomisi pazaryerlerinde en uygun fiyatla ürünler satılmasını teşvik etmiştir.
İnternet ve e-ticaret işgücü piyasa ilişkilerini değiştirerek,iş, işçiler ve işyeri üzerinde etkili olmaktadır. İnternet ile birlikte yeni işler yaratılmakta ve yeni istihdam olanakları gelişmektedir. Özellikle yoğun bilgi gerektiren ürün ve hizmetlerde eğlence, yazılım ve dijital ürünlerle ilgili işlerde yeni istihdam olanakları yaratılmaktadır. Örneğin Avrupa’da B2C e-ticaretin dolaylı ve dolaysız yaklaşık iki milyon iş yarattığı ortaya konulmuştur. İşe gitme zorunluluğu ortadan kalkmaktadır. İşçi ve işveren ilişkileri dijital ekonomide yeniden yazılmaya başlanmıştır. İşçi ve işveren insan kaynakları siteleri üzerinden bir araya gelmeye başlamışlardır. Böylece en iyi işe en uygun kişinin yerleştirilmesi de mümkün olmuştur. Yine internet ile birlikte büyük ve rekabetçi işgücü piyasalarının avantajı alınabilmektedir. Freelance.com gibi siteler ile yaratıcı bir proje reklamı verilebilmekte ve küresel çapta en iyi proje seçilebilmektedir.
Dijital ekonomi sadece ücretli olarak çalışan bireyler ile değil, gönüllüler ile de piyasa ekonomisine katkıda bulunmakta ve ülkenin büyüme oranı üzerinde etkili olmaktadır. Küresel çapta milyonlarca gönüllü (teknik destek, mentörlük vb) alanlarda hizmet vermektedir. Emeklilerde internet üzerinden çalışma hayatına yeniden katılabilmekte ve pek çok şirket emeklilerin tecrübelerinden yararlanabilmektedir. Ayrıca internet üzerinden iş yapanlar çalışanlarına daha fazla ücret ödeyebilmektedir. E-ekonomi üzerinden çalışmanın nitelikli çalışan gerektirmesi ücretlerin de yükselmesini sağlamaktadır. Benzer şekilde Tayvan’da çiftçi gelirlerinin de arttığı ifade edilmiştir.
İnternet ürün ve hizmetlerin etkin dağılımını sağlar ve ürün, hizmetler, vasıflı bireyleri yüksek değer yaratan yerlere dağılımını sağlayarak ekonominin büyümesini teşvik eder. Örneğin e-Bay ile üreticiler üretilen malların yeniden dağılımı sağlar. Böylece uygun malın uygun tüketiciler/üreticiler ile buluşmasına katkıda bulunur. Eski ekonomide ürünler yeni ekonomi ile değer kazanmış olurlar. Mesela Amazon kullanılmış kitapları satarak ürünlerin yeniden değer yaratımını sağlar. Ya da “Dolap” uygulaması ile bireyler ikinci el giysilerini yeniden tüketiciye kazandırmaktadır. Kısaca e-ekonomi kıt kaynakların etkin şekilde değerlendirmesini sağlamaktadır. Arz ve talebin buluşmasına yardım ederek, sermaye araçlarının etkinliğini arttırır ve şirketlerin gelişmesini sağlar.
E-ticaret, sınır ötesi ticareti de artırmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin yeni piyasalara girmesi e-ticaret ile daha kolay olmaktadır. Coğrafi sınırın ortadan kalkması firmaların potansiyel müşterilerini artırmakta, ulaşım, fuar vb maliyetlerini düşürerek ekonomiye katkılarını artırmaktadır. Aslında karşılık bir ilişki de mevcuttur. E-ticaret sınır ötesi ticareti arttırırken, sınırötesi ticaret de e-ticareti artırmaktadır.
– Türkiye olarak yeni ekonomiye adapte olmakta hangi noktadayız? Malum, Sanayi Devrimi’ni kaçırmıştık, peki Bilgi Devrimi’ni yakalayabilecek miyiz? Bunun önünde ne tür engeller bulunmaktadır?
Dijital devrim, gelişen ülkelerin gelişmiş ülkeleri yakalamada pek çok olanak sunuyor. 19.yy, ya da 20 yüzyıl başlarını düşündüğümüzde bir ekonominin belli bir gelişme aşamasını yakalaması için uzun yıllar gerekiyordu. Şimdi ise içinde bulunduğumuz dijital dönemde, tam da bu anlamda büyük fırsatlar söz konusu. En basitinden az gelişmiş ülkelerde finans sektörünün gelişimi için artık fiziki bankaların kurulmasına ihtiyaç kalmıyor. Bankanın kurulması, şehirden uzak bölgelerde şubelerinin açılması hele ki düşük büyümeye sahip ekonomiler için oldukça zahmetli ve maliyetli. Internet bankacılığı, mobil bankacılık, mobil ödeme sistemleri ile daha düşük maliyetle ve daha hızlı biçimde reel sektör için gerekli finansman sağlanabilir ve ülkenin kalkınmasına yardımcı olunabilir. Örneğin Kenya’nın hizmete sunduğu M-Pesa mobil ödeme hizmeti 7 ülkede 41,5 milyon aktif kullanıcıya ulaşmıştır. Yani daha hızlı kalkınma ve gelişme mümkün.
Ülkemiz için konuşursak, bu alanda oldukça önemli bir aşama kaydetmiş durumda. Dijital okuryazarlık arttı, dijital finansal okuryazarlık arttı, -55 yaş üstünde bile- yeni iş modeli geliştiren yaratıcı pek çok kişi ve kurumlarımız var. En önemli gelişme finansal sektörde. Teknolojik açıdan diğer gelişmiş ülkeler ile benzer teknoloji/uygulamalar kullanılıyor. Adaptasyon hızımız oldukça iyi. Sadece işgücümüzü daha iyi değerlendirilmesine ihtiyaç var. Bu anlamda dijital bölünme yaşamamak için mevcut ve potansiyel işgücünün dijital işlere uyumunun sağlanması gerekiyor. Özellikle kadın istihdamı açısından bu önemlidir. Benzer şekilde Teknolojik gelişme hızlı, ancak hukuk geriden geliyor, bu açığı kapatmamız gerekiyor. “Dijital Ekonomi”ye ilişkin daha çok rehberlerin hazırlanması gerekiyor.
– Yeni ekonomi, hayatımızı bir bütün olarak nasıl etkileyecek? Başta ekonomi olmak üzere siyaset, kültür, bilim, sosyal hayat gibi alanlarda ne gibi yenilikler veya değişiklikler görebiliriz?
Ekonomi bilimi açısından bakacak olursak, ekonominin kuralları yeniden belirlenecek, artık ekonomi eski ekonomi değil. O zaman var olan teoriler ile dünyayı anlamamız yeterli olamayacak, yeni değişkenlerin yeni teoriler ile anlaşılmasına ihtiyaç var. Mesela basit bir örnek, iktisatta kaynakların kıt olduğundan bahsediyoruz. Oysaki dijital ürünler kıt değil, istenildiği kadar çoğaltılıp sıfır marjinal maliyetle üretimi söz konusu. Bir ayakkabı üreticisinin maliyetine sahip değil. Tüketmekle de bitmiyor. Amazon, bir ürünü sonsuz kez üretip satabilir. İşte o zaman dijital ürün ve hizmetlerin üretimi ve tüketimi ile ilişkili kavramlarının tanımının yapılıp, yeni teoriler/diji teoriler olarak anlamlandırılması/inşası gerekiyor. Yani “Dijital İktisat” ın geliştirilmesi ve bu ekonominin/iktisatın tüm üniversitelerde öğretilmesi gerekiyor. Benzer durum diğer alanlarda söz konusu; dijital siyaset, dijital kültürü çok iyi anlamamız ve yorumlamamız gerekiyor.
– Bu yeni hayatın birtakım olumsuzlukları da var mı? Örneğin iş hayatımız bilgisayara, özel hayatımız ise mobil telefona endeksli hale geldi. Bu durum, özel hayatın ulaşılabilirliğini artırarak bilgisayar, mobil telefon ve burada kullanılan programları üreten firmalara ve ülkelere olağanüstü bir bilgi gücü veya iktidarı sağlamıyor mu?
En önemli sorun dijital bilginin güvenliği ve mahremiyet. Dijital ekonomi bir yandan bilginin en etkin şekilde kullanımını sağlıyor, ama aynı zamanda bireylerin özel yaşama ait bilgileri en üst düzeyde kullanılıyor ve bundan yararlananlar maalesef ki gelir düzeyinde firmalar oluyor. Firmalar bu bilgiler ile bireylerin tüketim kalıplarını alışveriş davranış biçimlerini –özel günlerini- çok rahatlıkla elde edip, analiz edebiliyor ve karlarını artırma amaçları için kullanabiliyorlar. Lokke, “Mahremiyet” isimli kitabında kişinin kişisel bilgilerini denetleyebilmesi, bu bilgilerinin akıbetine kendinin karar verebilmesi, ayrıca başkalarının kendisi hakkında hangi bilgilere sahip olduğunu bilme hakkının” mahremiyetin önemli bir unsuru olduğunu söyler. Bu anlamda kullanılacak bilginin ne olduğuna, sınırına ve nasıl bir şekilde kullanılacağına dair belli kuralların oluşması gerekiyor, tabi bu dijital piyasa ekonomisinin işlerliğini bozacak şekilde değil, tam tersine etkinliğini sağlamak için olmalıdır.