

Dünya ticaret hacmi ve önemli ticari malların fiyatlarındaki değişimler, karar alıcıların her zaman odak noktasındadır zira bu iki unsurdaki değişim ülke refahı üzerinde önemli oranda pozitif ya da negatif etkilerde bulunabilmektedir. Uluslararası mal fiyatlarındaki ve ticareti yapılan mal miktarındaki değişimin sebep olduğu net kazanç ve kayıplar ticari şok olarak adlandırılır. Yani ticari şoklar, hem ticaret hacmindeki hem de ticaret fiyatlarındaki değişiklikleri içerir.
Sıklıkla tartışılan konulardan biri de petrol fiyatlarındaki değişimlerin petrol ihraç eden ve ithal eden ülkeler üzerindeki ekonomik etkileridir. Petrol fiyatlarındaki düşüş ithal eden ülkeler için pozitif, ihraç eden ülkeler için ise negatiftir. Sadece petrol fiyatlarındaki değişimler değil, diğer mal fiyat ve miktarındaki değişimlerde ekonomi üzerinde etkili olmaktadır.
BM tarafından geliştirilen World Economic Vulnerability Monitor sistemi, 164 ülke verisinden yararlanarak, 250 ürün grubundaki fiyat ve miktarındaki değişikliklerin neden olduğu ticari şokları incelemektedir Sistem, ticari şokları değerlendirirken şu dört unsuru dikkate alır: 1) İhraç mallarının uluslararası fiyatlarındaki değişimin etkisi, 2) İthal mallarının uluslararası fiyatlarındaki değişimin etkisi 3) Ülkelerin ihraç miktarındaki değişimin etkisi 4) Ülkelerin ithal talebindeki değişimin etkisi. İlk iki unsurda meydana gelecek değişimler ticaret hadleri şoku olarak ifade edilir. Örneğin bir ülkenin ihraç fiyatları yükselir ve ithal fiyatları düşerse, ülke pozitif ticaret hadleri şoku ile deneyimli olur. Tam tersine ihraç fiyatları düşer, ithal fiyatları yükselirse ülke negatif ticaret haddi şoku ile karşı karşıya kalır. Ülkenin ihraç talebindeki değişim dışsal bir şok, ithal talebindeki değişim ise ulusal ekonomik ajanların gelirine ve davranışlarına bağlı olduğu için talep şoku olarak adlandırılır. Sonuç olarak bu şokların toplam etkisi, ticari kazanç ya da kayıpları belirler.
Aşağıdaki tablo 2004 yılından bu yana ticari mal fiyat ve miktarındaki değişimlerin yarattığı ticari şokları göstermektedir. 2004-2007 yılları arasında tüm ekonomiler pozitif ticari şok ile deneyimli olmuşlardır. Bu yıllar arasında ticaret hadlerindeki değişim, dünya ekonomisinde toplam GSYH’in % 1.9’u oranında ticari akımlarda artışa yol açmıştır. Ancak, ticari akımlar gelişmiş, geçiş ve gelişen ekonomiler de farklı oranlarda gerçekleşmiştir. Gelişmiş ekonomilerde pozitif ticari şok, GSYH % 0.9’u kadardır. Gelişmiş ekonomilerin ticari akımları bu dönemde önemli oranda azalmıştır. Geçiş ekonomilerinde bu oran % 7,9, gelişen ekonomilerde % 4,8 olmuştur. 2009 yılında ise, toplam ticari faaliyetlerde ve fiyatlardaki düşmenin etkisinin sonucu olarak ticari akımlar negatif etkilenmiştir. En fazla negatif ticari şok ile karşılaşan ekonomiler ise geçiş ekonomileri olmuştur. 2010 ve 2011 yıllarında dünya genelinde 2009 yılındaki kayıpların geri alınması söz konusudur. Yani bir nevi dengelenme olmuştur. 2012 yılından itibaren ise oldukça düşük oranda pozitif ticari şoka tanık oluyoruz. Ticari faaliyetler, dünya genelinde GSYIH’nın % 0.5’ine denk bir oranda ticari akım sağlamıştır. Gelişmiş ülkelerde bu oran % 0,1 dir. Geçiş ekonomileri ve gelişen ekonomilerde de bu oran sırasıyla % 1,3 ve % 1,1 olarak gerçekleşmiştir. 2013 yılı, ticari şoklar açısından tam anlamıyla marjinal bir yıl olarak ifade edilebilir. Bu marjinal gelişim, ticari faaliyetlerin durma noktasına geldiğine işaret ediyor. 2014 ve 2015 yıllarında ise geçiş ekonomiler hariç diğer ekonomilerde ticari faaliyetlerin arttığına işaret ediyor.
Tablo 1. Ticari Şoklar (GSYH,%)
Dünya | Gelişmiş Ekonomiler | Geçiş Ekonomileri | Gelişen Ekonomiler | |
2004-2007 | 1,9 | 0,9 | 7,9 | 4,8 |
2009 | -2,7 | -2,2 | -8,8 | -3 |
2010-2011 | 2,5 | 1,5 | 7,3 | 4,3 |
2012 | 0,5 | 0,1 | 1,3 | 1,1 |
2013 | 0,5 | 0,2 | 0,4 | 0,8 |
2014-2015 | 1,2 | 1 | 0,7 | 1,6 |
Kaynak: UN/DESA, World Economic Vulnerability Monitor.
Ticaret hadlerindeki değişimin yarattığı ticari şoklar, temel ekonomik gruplara göre farklılaşmaktadır. Ülkelerin gelişmişlik düzeyi şoklara olan duyarlılığını artırmaktadır. Benzer biçimde ülkelerin uluslararası rezervleri ve dış finansman bulma kolaylıkları negatif ticari şokları azaltabilmektedir. Ayrıca, ekonomilerin dışa açıklık oranı ticari şoklarda etkili olabilmektedir. Bu anlamda ticari ürün çeşitliliğine sahip olan ülkeler, ticaret hadlerindeki bozulmalara karşı daha dirençli olacaktır. Dış ticarette belli ürüne bağlılık –petrol gibi- şokların etkisini artıracaktır. Gelişmiş, geçiş ve gelişen ekonomiler son yıllarda pozitif ticari şoklar ile deneyimli olsa da oransal olarak oldukça azdır. Büyümenin motoru olan ticarette meydana gelen değişimler tüm ekonomileri etkisi altına almaktadır. Küresel bir dünyada karşılıklı bağımlılıkların artması bunun en önemli nedenidir. Hem ticari ve hem de finansal bağımlılık artmıştır. Ayrıca bazı ülkelerin diğer ülkelerin gücüne ihtiyacı – Euro bölgesi ülkelerinin Almanya’nın ekonomik gücüne olan ihtiyacı gibi– karşılıklı etkileşimi artırmaktadır. Petrol fiyatlarındaki düşüşten bir tarafın kazanıp diğer tarafın kaybetmesi sıfır toplamlı bir oyunu gösterir. Karşılıklı etkileşimin sonucu olarak toplamda dünya ekonomisi kazanımlarının azalması söz konusudur. Gelinen nokta, ticareti faaliyetlerin tüm dünyada azaldığına işaret etmektedir. İstihdam ve gelir kayıplarının önüne geçebilmek için istikrarlı bir ticari çevre ihtiyacı artmaktadır.