

İTALYA EKONOMİSİ VE KAMU BORÇLARININ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ
İtalya ekonomisi 2018 yılında IMF verilerine göre 2.18 trilyon dolar ile dünyanın 8. büyük ekonomisidir. Büyüme oranı küresel finans krizi öncesinde 2004-2007 yılları arasında ortalama % 1.5 idi. Finansal krizle birlikte İtalyan ekonomisinin büyüme oranı da olumsuz etkilendi ve 2008-2012 yılları arasında ortalama % 1.5 oranında daraldı. Daralma 2014 yılında yerini pozitif büyümeye bıraktı ve takip eden yıllarda ekonomik büyüme pozitif olarak gerçekleşti. 2018 ve 2019 büyüme beklentisi ise sırasıyla % 1.5 ve % 1.2 olarak tahmin ediliyor. İtalyan ekonomisi büyüme oranındaki pozitif ivmeyi cari dengesinde de yakalamıştır. Küresel finans krizi öncesinde cari açığı GSYH’nin % -1.0 idi. Küresel finans krizi ile birlikte cari açığı arttı ve 2008-2012 arası cari açık ortalama GSYH’nin % -2.3 oldu. Şimdilerde ise cari açığı cari fazlaya dönüşmüş durumda. 2018 ve 2019 yılında cari fazlanın GSYH’nin % 2.5 ve % 2.3’üne ulaşması bekleniyor (Tablo 1).
Küresel finans krizi ve sürdürülemez yüksek kamu borcu, İtalya’ya gelen sıcak paranın kaçmasına neden oldu. Uygulamaya konulan TARGET2 sistemi, İtalya’nın cari dengesinde bir ayarlama yapması için fırsat sağlamış ve cari açığı kriz sonrasında önemli oranda düşmüştür. İtalya’nın cari dengesinin pozitif olmasında ticaret fazlasının önemi büyüktür. Güçlü bir ihracat performansına sahip İtalya, bu başarısını katma değeri yüksek ihraç mallarına borçludur. Makine, endüstriyel tasarım, mobilya sektörü ve tekstil önemli ticaret ürünleridir. En önemli ticari partnerleri arasında Almanya ve Fransa’nın yer aldığı İtalya’da, kriz öncesi göre birim işgücü maliyetindeki düşme ve işsizlik oranındaki gerileme de ihracat performansını olumlu etkilemiştir. Ancak İtalyan ekonomisi de Türkiye gibi enerji ithalatına bağımlı bir ülkedir. Enerji fiyatlarındaki değişkenlik cari dengesini olumsuz etkileyebilmektedir.
Tablo 1. Temel Göstergeler, İtalya
2004-07 | 2008-12 | 2013-14 | 2015 | 2016 | 2017 | 2018 | 2019 | |
GSYH, % | 1,5 | -1,5 | -0,8 | 1,0 | 0,9 | 1,5 | 1,5 | 1,2 |
Cari Denge (GSYH’nin Yüzdesi olarak) | -1,0 | -2,3 | 1,5 | 1,5 | 2,7 | 2,5 | 2,5 | 2,3 |
İşsizlik Oranı % | 7,2 | 8,4 | 12,4 | 11,9 | 11,7 | 11,3 | 10,9 | 10,5 |
Birim İşgücü Maliyeti | 2,2 | 2,4 | 0,3 | 0,4 | 0,9 | 0,1 | 0,1 | 0,9 |
Bütçe Açığı(GSYH’nin Yüzdesi olarak) | -4,4 | -3,1 | -0,9 | -0,8 | -1,7 | -2,1 | -2,0 | -2,4 |
Kamu Borcu(GSYH’nin Yüzdesi olarak) | 101,1 | 114,0 | 130,4 | 131,5 | 132,0 | 132,1 | 130,8 | 130,0 |
Kaynak: Eurostat ve ECB.
İtalya’da kamu borçları önemli bir sorun. Artan kamu borçları ekonominin kırılganlığının devam etmesine neden olmaktadır. 2004-2007 yılları arasında kamu borcu ortalama GSYH’nin % 101.1 idi. Şimdiler de İtalya’nın kamu borcu GSYH’nin % 130’un üstünde. 2018 ve 2019 yılı beklentileri % 130 civarında olsa da yine yüksek bir oran. İtalya cari fazlaya sahip olmadaki başarısını henüz kamu borçlarını azaltmada göstermiş değil. Bu da kamu borçlarını sürdürülemez kılıyor. Üstelik enflasyon ve özelleştirmede hedeflerin gerisinde kalınması borcun indirilmesi çabalarını etkisizleştiriyor. Tüm bunlar büyüme oranı beklentisi de düşürmekte. İtalya ekonomisi yüksek kamu borçları ile kısır bir döngüye girmiş bulunuyor.
İtalya kamu borç yükünden dolayı faiz oranlarındaki gelişmelere ve Avrupa Merkez Bankası para politikalarına bağımlı bir ekonomidir. Bu nedenle faiz oranlarındaki değişimlere İtalya’nın ulusal bütçesi oldukça hassastır. Bu durum borç yükünün sürdürülebilirliğini azaltıyor. Benzer biçimde büyüme oranı da ekonomideki gelişmelerden etkileniyor ve düşük kalmaya devam ediyor. Ekonomik büyümedeki ılımlı gidişat, borç yükünün devam edeceği konusundaki endişeleri de artıyor. Bu durum bir süre sonra şirketlerin büyüme motivasyonunda isteksizliğe yol açabilir. Bu açıdan büyümede hızlı bir ivmeye ihtiyaç var. Ilımlı büyüme iyi ancak İtalya’nın borç yükünün sürdürülebilirliği için yeterli değil. Ayrıca kamuda yapısal reformların kararlı bir şekilde uygulanmaya devam edilmesi önemlidir aksi halde ilerleyen dönemlerde ekonomik büyüme ve ihracatta performans kaybı ve kriz öncesi oranlara geri dönüşler yaşanabilir.