Gelişen ülkelerin ticaret ve yatırımlar ile dünya ekonomisine entegre olma çabaları uluslararası bankacılık hizmetlerine talebi artırırken, teknolojik ilerlemeler, bankaların küresel tedarik zinciri içindeki ihtiyacını artırmıştır. Üstelik, gelişmiş ve gelişen ülkelerdeki finansal reformlar, bankacılık sektörünün diğer ülkelerde de faaliyet göstermesini kolaylaştırmıştır. Bankacılık faaliyetlerinin uluslararasılaşması doğal olarak ülkelerarasında entegrasyonun gelişmesine katkı sağlamıştır. Teknolojik ilerlemeler de ekonomik entegrasyonun uluslararası bankacılığın üzerindeki etkisini güçlendirmektedir. Bilgiye erişimin kolaylaşması ile teknoloji ekonomik ve istatistik modellerin gelişimini hızlandırmıştır. Risk yönetimine ilişkin modellerin gelişimi bankacılık uygulamaları üzerinde pozitif sonuçlar yaratmış, güvenilir ödeme sistemleri, finansal sistemdeki aracıların etkinliğini artırmıştır.
Ancak finansal entegrasyon ile birlikte ülkeler arasında şokların geçişi kolaylaşmıştır. Nitekim küresel finans krizinde uluslararası bankaların krizin derinleşmesinde merkezi bir rol üstlenmişlerdir. Dünyanın pek çok yerine dağılmış bankaların ellerinde bulundukları pozisyonlar bir ülkeden diğerine finansal krizin geçişini kolaylaştırmış, uluslararası işlemler üzerindeki kayıplar bankaların sermayelerini etkileyerek fonlama girişini zorlaştırmıştır. Derinleşen kriz, uluslararası bankacılık işlemlerinin yönetimini zorlaştırmış ve piyasalarda likidite sıkıntısı çekilmeye başlanmıştır. Krizin çözümünde de hem uluslararası bankalar hem de düzenleyici otoriteler krizin etkilerinin azaltılması konusunda ülke bazlı müdahalelerin gerekliliğini savunmuşlardır.
Küresel finans krizindeki eksiklerine rağmen, uluslararası bankacılık faaliyetlerinin gelişimi, finansal istikararın uluslararası boyutunun önemini artırmakta ve girişimcilerin finansal hizmetlerden daha geniş bir biçimde yararlanmasını sağlamaktadır. Bankacılık faaliyetlerinin ülkeler arasında gelişimi bireysel bankacılığı, finansal sistemi, ekonomik büyümeyi ve küresel entegrasyonu olumlu etkilemektedir
Uluslararası bankalar küresel finans krizi ile gerek iş gerekse risk yönetimi konusundaki eksikliklerini fark etmişlerdir. Aynı zamanda düzenleme konularında yapısal boşlukların olduğu ortaya çıkmıştır. Finansal krizle birlikte bankaların iş modellerinin risk ve likidite yönetimini güçlendirmeleri gereği ortaya çıkmıştır. Risk yönetimini güçlendiren, sürü psikolojisini azaltan ve finansal istikrarı güçlendiren düzenlemelere ihtiyaç vardır. Düzenleyici çerçevenin rekabet yolu ile uluslararası bankaların büyümeyi teşvik etmesi sağlanmalıdır. Şeffaflık ve sistemik olarak önemli faaliyetlerin izlenmesi bu düzenlemeler ile el ele giderse, gelişmiş ve yükselen piyasaların finansal entegrasyonunun, düzenlemelerin küresel hedefi ile uyumlu olması sağlanmış olur.